İkinci Dünya Savaşı sırasında Hollanda’da gerçekleşen bir kıtlıktır. Nazilerin Hollanda’yı aç bırakması sonucu ortaya çıkmış olup ortalama 1 yıl kadar sürmüştür. Bu kıtlıktan yaklaşık 4,5 milyon kişi etkilenmiş ve en az 22.000 kişi hayatını kaybetmiştir. Kıtlık Mayıs 1945’te Hollanda’nın müttefikler tarafından kurtulmasıyla sona ermiştir.
Hollanda’daki bu kıtlık tüm toplumu etkilemenin yanında özelikle çocuklar ve anne karnındaki bebekler üzerinde büyük sorunlara yol açmıştır.
Bu yazımızda Açlık Kışı’nın anne karnındaki embriyoların DNA’larında ve genetik yapılarında ne gibi değişimlere yol açtığını inceleyeceğiz:
Hamilelik döneminde yetersiz beslenmek bebekte zihinsel ve fiziksel gelişim bozukluklarına yol açmaktadır. Bu durum bebeğin gelişimi dışında anne adayı içinde çokça risklidir; düşük, erken doğum, gebelik zehirlenmesi, annenin kemik dokularında bozukluk ve kansızlık gibi ciddi sorunlara yol açmakla kalmayıp ölüme dahi neden olabilmektedir.
Amsterdam’da yapılan araştırmalar başta olmak üzere bilimsel çalışmalar Hollanda’daki bu kıtlığın hamile kadınların çocukları ve hatta torunlarında obezite, kalp-damar sorunları, diyabet ve diğer kronik sorunların daha fazla görüldüğünü ve bu kişilerin %10’unun 69 yaşından önce öldüğünü ortaya koymuştur.
Tahminen kıtlık zamanındaki hamile bireylerde kan şekerindeki düşüş, kan yağları ve kolestrol seviyelerinin artışına bağlı olarak bebeklerde uzun vadeli metabolik sorunlar ortaya çıkmıştır.
Peki nasıl oluyor da bu kıtlık henüz anne rahminde bulunan bir bebeği ömür boyu etkileyecek değişimlere neden olabiliyor ?
Genetik şifremizde bulunan her genimiz aktif değildir. Bazı hücrelerimizde belirli genlerimiz aktif iken, diğer hücrelerimizde bu genler aktif olmayabilir. DNA’daki bu genlerin aktif olup olmayacağını belirleyen belirli DNA Kontrol Mekanizmaları bulunmaktadır. Bunlardan biri de metilasyon-metillenme’dir.
Açlık kışına maruz kalan ve kalmayan kişilerin DNA yapıları karşılaştırıldığında; kıtlığa maruz kalmış kişilerin DNA yapısında düzensiz ve aşırı metillenmeler olduğu ve bu metillenmelerin gerekli bazı gen gruplarının çalışma düzenini bozduğu ortaya çıkmıştır. Örneğin PIM3 geninin susturulması sebebi ile bu kıtlığa maruz kalan kişilerin vücut kitle indeksinin diğer kişilere kıyasla daha yüksek olduğu görülmektedir.
Eğer bilim insanları Hollanda’da yaşanan Açlık Kışı ve epigenetik değişimler arasındaki ilişkiyi net olarak çözebilirse, henüz anne karnında olmasına rağmen çocukların sağlığının nasıl daha iyi hale getirilebileceğine dair ipuçları elde edilebilecektir.
Umarım sade ve anlaşılır bir içerik olmuştur. Keyifli okumalar. Sağlıcakla kalın 😊
Nazlı Gülşah İssi