Öjenik saf ırkın ve genetik temizliğin savunulduğu bir düşünce akımıdır. İlk olarak Sir Francis Galton tarafından ortaya atılan bir akımdır. Sağlıksız ceninleri ayırıp sağlıklı ceninler yetiştirmenin yollarını arar. “Eugenics” Sir Francis Galton’un iyi tür anlamında eski Yunancadan ürettiği bir kelimedir. Bu akımın amacını tam olarak anlayabilmemiz için biraz daha basitleştirmem gerekirse eğer; engelli ve hasta insanların toplumdan izole edilmesi ve sağlıklı insanların çoğaltılması sonucunda bir insan ırkının “ıslah edilmesi” diyebiliriz.

Öjeniyi Almanya’da ilk benimseyen ve yayan kişi, evrimsel biyolog Ernst Haeckel’dir.

Haeckel, Darwin’in yakın bir dostu ve destekçisiydi de aynı zamanda. Haeckel, bu uygulamayı Alman toplumu içerisinde yaygınlaştırmak için oldukça çaba gösterdi. Bir diğer örnek ise; Benito Mussolini’de İtalya için Etiyopya’yı işgal ederek 15 bin insanı katlettirdi. Ona göre Etiyopyalılar siyahi ırktan oldukları için İtalyanlardan düşük konumdaydılar. Ve italyanlar üstün bir ırktı. İtalyanlar tarafından yönetilmek onlar için bir şeref olmalıydı.

“Eugenics” ABD’de de uygulanmıştır. Indiana eyaletinde kabul edilen bir kanunla maalesef ki zeka özürlüler, duyma ve görme engelliler zorla kısırlaştırılmışlardır. Yasa, Amerika’nın pek çok eyâletinde 1960’lara kadar yürürlükte kalmıştır. Toplamda 67000 insan kısırlaştırılmıştır.

Bazı kesimlerdeki üstün insan ırkı yaratma ve insan genlerine müdahale edilerek; sağlıklı, güçlü, zeki ve güzel insanlardan oluşan bir toplum oluşturma isteği öjeniği oluşturmuştur.

Jürgen Habermas, İnsan Doğasının Geleceği adlı kitabında şöyle bir ifadeye yer vermiş: “Öjenik programlama konusunda ahlaki duygularımızı neyin alt üst ettiğini Andreas Kuhlmann soğukkanlı biçimde dile getirmektedir: “Tabii ki anne babalar çocuklarının geleceğiyle ilgili pek çok isteğe ve arzuya sahiptirler. Ama çocukların, varlıklarını borçlu oldukları o önceden üretilmiş beklentilerle yüz yüze kalmaları bambaşka bir durumdur.”

Öjeniğin en iç yakan tarafı ise normal yollarla oluşan ve dünyaya gelen bir bireyin kendi genetik yazgısı dışında bir hayat yaşamaya maruz bırakılmasıdır. Kişiye bir birey olma hakkı verilmeden, bazı insanların kendi duygu tatminleri ve “sağlıklı” bir toplum yaratma isteği sebebiyle insanların öjenik biçimde programlanması onların önceden belirlenmiş bir hayat yaşamasına zorlaması ve seçim hakkının kısıtlanması hatta elinden alınması sebebiyle ahlaki açıdan da sorunlar yaratmıştır.

Yakın gelecekte insan genetik mühendisliği olarak bilinen modern öjeni, hastalıkları önlemek, hastalıkları iyileştirmek için genleri değiştirecek ve bu şekilde insana yapılan gen terapisinin sağlığa yararları da olacaktır. Birçok yaşam tehdidi oluşturan hastalıkların ortadan kaldırılması veya iyileştirilmesi konusunda da oldukça karşımıza çıkacaktır. Teknoloji ilerledikçe, bir çok cihazda ve hayatımızda çeşitli gelişmeler yaşandıkça insanlar çocuklarında istenmeyen özellikleri ortadan yine genetik mühendisliği ile kaldırabilecekler. Genetik test, ebeveynlerin çocuklarındaki bazı hastalıkları tespit etmelerine olanak sağladığından bu durum hamileliği sonlandırmalarına neden olabilecek. Böylelikle bu da bir nevi modern öjenidir diyebiliriz.

Önemli olan bir bireye yaşama hakkının verilme gereksiniminin, hayatını kendisinin seçmesinin ve tutunmasının ve tabii ki idame ettirmesinin öneminin kavranmasıdır. Bir insan eğer hayata geliyorsa mutlaka bir yaşam amacı vardır ve bu yaşam amacını gerçekleştirme yolunda ki süreçte ona destek olmak ona bu hakkı tanımak çok önemlidir. İster modern öjeni, ister ilkel öjeni olsun mesele; genetik mühendislerinin hiç bir zaman mesleklerini kötüye kullanmaması gerekmektedir. Temiz ırk yaratma arzusuyla masum insanların sırf engeli var diye katledilmesi veya kısırlaştırılmasını savunan hiçbir düşünce yapısına, akıma destek verilmesi doğru değildir. Farklılıklar, çeşitlilikler hayatın rengidir, hep bir aradayken çok daha güzeliz.