Tiroid Bezin Yoksa Ne Yemelisin ve Ne Yememelisin?

Boynumuzun tam ortasında kelebeğe benzeyen bez diyebiliriz kendisine. Daha çok vücudumuzda bir şeyler yolunda gitmediğinde ismini çok duyuyoruz. Özellikle de Hashimoto hastalığı, Graves, nodül ya da tiroid kanseri gibi sebeplerle bu bez ameliyatla tamamen alındığında…

Ne kadar düzenli ilaç kullanılsa da, beslenme şekli bu noktada en az ilaç kadar önemli hale geliyor. Hormonları ilaçlarla birlikte dışarıdan alıyor olsak da, vücudumuzun bu hormonları kullanabilmesi, dengede kalabilmesi için ne yediğimiz de çok önemlidir.

Tiroid Alındıktan Sonra Hayat Bitmiyor, Ama Değişiyor

Tiroid ameliyatından sonra birçok kişi kendini yorgun, şişkin ya da depresif hissedebiliyor. Hormon eksikliği bu semptomları yaratabiliyor ama genellikle sorun, sadece eksiklik değil; hormonun yeterince emilememesi ya da doğru zamanda alınmaması.

Sabahları aç karnına aldığımız levotiroksin (Euthyrox, Tefor gibi) hormon ilaçları, bazı besinlerle karşılaştığında bağırsaklardan emilemiyor. Özellikle süt ürünleri, demir ve kalsiyum takviyeleri, hatta kahve bile buna sebep olabiliyor. “Levotiroksinin biyoyararlanımı sütle %40’a kadar azalabilir” diyor bir araştırma (Bach-Huynh et al., 2009). Yani ilacı aldıktan sonra en az 30-60 dakika hiçbir şey yememek önemli. Kahveyi ise mümkünse 1 saat sonraya bırakmak gerek.

Guatrojenik ve Çiğ Sebzeler: Her Şeyin Dozu Var

Sonradan tiroidi alınan kişilerde dikkat edilmesi gereken diğer bir konu da guatrojenik gıdalar. Tiroid bezinin düzgün çalışmasını engelleyebilen ve özellikle iyot emilimini bozan maddeler içeren besinlerdir. Bu gıdalar, tiroid hormonlarının üretimi için gerekli olan iyodun tiroid bezine ulaşmasını zorlaştırabilir. “Ama benim zaten tiroidim yok” demeyin, çünkü vücuda dışarıdan verilen hormonun etkisini de azaltabiliyorlar.

  • Brokoli (özellikle çiğ)
  • Lahana (özellikle çiğ ve kırmızı lahana)
  • Karnabahar
  • Brüksel lahanası
  • Şalgam
  • Turp
  • Hardal yaprağı ve tohumu
  • Roka

Ama bu sebzeler sağlıklı ya, nasıl olacak şimdi? İyi haber şu ki pişirerek bu etkileri neredeyse sıfırlayabiliyoruz. “Termal işlem (örneğin haşlama), glukozinolatları %60’a kadar azaltır ve guatrojenik aktiviteyi düşürür” (Chandra et al., 2016).

Ameliyat Sonrası Kilo Alımı ve Metabolik Yavaşlama

Tiroid ameliyatlarından sonra en çok duyduğumuz cümle:
“Ne yesem yarıyor, kilo alıyorum.”
Bunun sebebi, vücutta artık doğal tiroid hormonu üretiminin olmaması ve metabolizmanın hormon desteğiyle ayakta duruyor olmasıdır. Metabolizma yavaşladığında, önceden sorun yaratmayan besinler bile artık farklı tepki verebilir.

Bu nedenle rafine şeker, işlenmiş gıdalar, beyaz unlu ürünler, kızartmalar ve paketli atıştırmalıklar iyice sınırlanmalı. Liften zengin, doğal ve mevsimsel besinler tercih edilmeli. Çünkü artık besinlerin her biri vücudunuz için bir sinyal gibi çalışıyor. Doğru sinyal, doğru hormon etkisi demektir.

Tiroidi Alındıktan Sonra Kilo Verenler de Var: Herkes Aynı Etkiyi Yaşamaz

Tiroid bezi alındıktan sonra en sık duyulan yakınma genelde kilo alımı oluyor. Evet, metabolizma yavaşlıyor olabilir, hormonlar dışarıdan alınıyor ve vücut eski düzenini bulmakta zorlanabiliyor. Ama şunu da unutmayalım: Her tiroid ameliyatı geçiren kişi mutlaka kilo alacak diye bir kural yok.

Aksine, bazı insanlar bu süreçte kilo verebiliyor. Hatta öyle ki, yıllardır tiroid dengesizliği nedeniyle şişkinlik, ödem, sindirim yavaşlığı ve halsizlik gibi sorunlar yaşayan kişiler, ameliyat sonrası doğru ilaç tedavisi ve beslenme düzeniyle kendini çok daha iyi hissediyor. Ve bu değişim, kilo kaybıyla birlikte geliyor.

“Tiroid hormonu eksikliği, tedavi öncesi kilo alımına yol açarken; doğru dozda yapılan hormon tedavisi sonrasında metabolik denge yeniden sağlanabilir ve kilo kaybı görülebilir” (Grozinsky-Glasberg et al., 2006).

Özellikle tiroid hormon takviyesi (levotiroksin) kişiye uygun dozda ayarlandığında, vücut yeniden düzene giriyor. Bu da bazen:

  • Daha hızlı çalışan bir metabolizma,
  • Daha enerjik bir ruh hali,
  • Daha düzenli bir sindirim sistemi anlamına geliyor.

Tüm bunlar da dolaylı olarak kilo kaybına katkı sağlayabiliyor.

Eğer çok hızlı kilo veriyorsanız ya da çarpıntı, ellerde titreme, sinirlilik gibi belirtiler yaşıyorsanız, bu durum vücudun fazla hormon aldığını gösterebilir. Yani kilo vermek güzel olabilir ama bunun kontrollü ve sağlıklı olması oldukça önemlidir. Her şeyin fazlası zarar diye boşuna denilmemiş…

Selenyum ve Çinko: Küçük Ama Etkili Dokunuşlar

Tiroid bezi alınmış kişilerde selenyum ve çinko ihtiyacı daha görünür hale gelir. Çünkü bu mineraller, alınan T4 hormonunun aktif forma (T3) dönüşmesini sağlar. “Selenyum eksikliği, tiroid hormonu dönüşümünde yavaşlamaya neden olabilir ve semptomları artırabilir” (Ventura et al., 2017).

Brezilya cevizi, ay çekirdeği, tam tahıllar, yumurta ve ton balığı; hem doyurucu hem destekleyici seçenekler. Her gün birkaç tanesi tabağınızda yer alsa yeterli olacaktır.

Takviye Tuzağı: Özellikle İyot ve Yosun Tabletlerine Dikkat!

İyot, tiroidin hammaddesi. Ama tiroid bezi alınmış birinde fazladan iyot almak zararlı olabilir. Çünkü vücut hâlâ bir hormon üretme refleksi gösterebilir ve bu da düzensizlik yaratır. Özellikle “doğal” diye satılan yosun tozları, spirulina tabletleri yüksek iyot içerir.

“Aşırı iyot, TSH düzeylerini bozabilir ve iatrojenik hipertiroidiye neden olabilir” (Zimmermann & Boelaert, 2015). Bu nedenle tiroidi tamamen alınan kişiler, iyotlu tuz kullanımı dışında ekstra takviyeleri doktoruna danışmadan kesinlikle almamalıdır.

Tiroidsiz Yaşamda Artık Kendinizin Doktorusunuz

Tiroid beziniz alınmış olabilir ama vücudunuz hâlâ sizinle konuşuyor. Yorgunluk, kabızlık, kilo artışı, sinirlilik gibi sinyalleri duymaya çalışın. Çünkü bu sinyaller; “Yediklerin bana iyi gelmiyor” diyor olabilir.

Her tabak, aslında bir ilaç gibi çalışabilir. Doğru kurulduğunda, ameliyat sonrası süreci hafifletir, ruh halinizi dengeler, enerjinizi geri verir.

“Tiroid beziniz alınmış olabilir, ama bu sizin için bir son değil. Belki de kendinize yeniden özen göstermeye başlayacağınız sağlıklı bir yaşam başlangıcıdır.”

Kaynaklar
  • Bach-Huynh, T. G., et al. (2009). Timing of Levothyroxine Administration Affects Serum Thyrotropin Concentration. The Journal of Clinical Endocrinology & Metabolism, 94(10), 3905–3912.
  • Chandra, A. K., et al. (2016). Goitrogenic content of Indian cyanogenic plant foods & their impact on thyroid function. The Indian Journal of Medical Research, 144(4), 517–524.
  • Ventura, M., Melo, M., & Carrilho, F. (2017). Selenium and Thyroid Disease: From Pathophysiology to Treatment. International Journal of Endocrinology, 2017.
  • Zimmermann, M. B., & Boelaert, K. (2015). Iodine deficiency and thyroid disorders. The Lancet Diabetes & Endocrinology, 3(4), 286–295.

Yazar: Gülçin Şanlıoğlu

Merhaba, ben Gülçin Şanlıoğlu. 2003 yılında Antalya’da doğdum. Bilime olan ilgim beni 2021’de Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Biyoloji Bölümü’ne taşıdı, 2025 yılında mayıs ayında mezun oldum. Genetik, moleküler biyoloji ve biyoinformatik alanlarına büyük bir merak duyuyorum. Aynı zamanda öğrenmeyi olduğu kadar, öğrendiklerimi paylaşmayı da seviyorum. Bu yüzden Genetikçe’de yazıyor, bilgimi aktarmaktan keyif alıyorum. Boş zamanlarımda kitap okumak, yüzmek, tiyatroya gitmek ve film izlemek beni besleyen diğer tutkularım. İngilizce seviyemi aktif olarak geliştiriyorum. Bilimle büyüyen yolculuğumda her gün yeni şeyler öğrenmeye devam ediyorum.

Buna da Göz At

Anne ve Bebek Sağlığında Folatın Gücü

Her yıl milyonlarca bebek dünyaya gözlerini açıyor. Ancak bazı bebekler, daha doğmadan ciddi sağlık riskleri …

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir