Dünyada çok nadir görülen bu korkunç hastalık, nörolojik bozukluklardan meydana gelmektedir. Bu hastalığa sahip olan kişinin iki kolundan biri bilinçsizce hareket etmektedir. Bu durum genel olarak sol kolda görülse de sağ kolda da görüldüğü bilinmektedir.
Bu durumun tuhaf olan tarafı ise kişi kolunun kendine ait olmadığını veya yabancı bir ele sahip olduğunu düşünmesidir. Hatta bu hastalığa sahip olan bazı insanların yabancı olarak gördüğü kollarına isim verdikleri de görülmüştür.
İsterseniz bu hastalığı kendi vücudunuzda hayal edin. Sabah uyanıyorsunuz ve giyinmek için dolabınızın kapağınızı açıyorsunuz diğer kolunuz ( sağ veya sol) ise açtığınız bu kapağı sizin kontrolünüz dışında kapatıyor. Ya da giyinmek için gömleğinizin düğmelerini kapatmaya başladığınızda size sormadan ve sizin kontrolünüz dışında kapattığınız düğmeleri açmaya başlıyor veya odanın lambasını sol eliniz bilinçli bir şekilde kapatırken sağ eliniz bilinciniz olmadan açıyor. Hayal edebildiniz mi? Evet gerçekten korkunç bir durum.
Peki bu durum neden ve nasıl oluyor da sanki içimizde başka biri varmış gibi bizim kontrolümüz dışında vücudumuzun en kullanışlı olan bu bölümünü bilincimiz olmadan hareket ettirebiliyor? Bu duruma sebep olan nedir?
Bu durumu açıklığa kavuşturmadan önce yazının başında bu hastalığın nörolojik bir hastalık olduğunu söylemiştim. Normal olarak vücudumuzun her bir bölümünü beynimizin kontrol ettiğini biliyoruz. Bu yüzden bu güzel ve değerli olan bizim olmazsa olmazımız beynimizi kısaca bir tanıyalım.
Yukarıda gördüğünüz gibi basitçe resimlendirilmiş bir beyin resmi bulunmaktadır. Aslında beynimizin bu kadar basit değil daha karmaşık ve bilim adamlarınca hala çözüme kavuşamamış bir yapı olduğunu söylesem şaşırmazsınız umarım. Bilindiği gibi beyin insanoğlunun düşünmesini ve hareket etmesini sağlayan yegane bir yapıdır. Bizim için çok özel olup aslında bizim kişiliğimizi kim olduğumuzu diğer insanlardan farkımızı ortaya koyan tek şey beynimizdir.
Beynimizi Biraz Tanıyalım mı??
Beyin birkaç bölümden oluşan bir yapıya sahiptir. Beynin bölümleri, beyin karmaşık yapıda olan kafatasının içinde bulunan bir yapıdır. Bu Yapı üç bölüme ayrılmaktadır. Beynin ön beyin, Orta beyin ve arka beyin olarak ayrılan bölümleri de kendi aralarında alt bölümlere ayrılmaktadır. Önbeyin uç beyin ve ara beyin olarak ayrılırken arka beyin beyincik, omurilik soğanı ve pons olarak bölümlere ayrılmaktadır.
Ön beyinde bulunan uç beyin ve ara beynin görevleri:
Uç beyin beynin ön kısmında sağ ve sol yarım kürelerden oluşur.
– El kontrolü
– Konuşma ve yazma
– Görme ve hayal etme
– Bilimsel yetenek
– Müzik yeteneği
– Sayısal ve sanat yeteneği
– Düşünme, mantık becerileri
– Üç boyutlu algılama
– Çözümleme ve anlamı gibi işlemlerin gerçekleştirildiği alandır,
Ön beyin yarım kürelerinin dışında kalan kısma ara beyin denir. Talamus ve hipotalamus olarak 2’ye ayrılır.
Talamus tüm sistemlerden gelen koku duyuları dışında diğer tüm uyarıları alam bir kapı görevi görür. Ayrıca amaca yönelik bilinçli davranışlardan da talamus sorumludur.
Hipotalamus insan vücudu için iç dengeyi sağlayan sistemi korumakla görevli olan bölümdür. Hipotalamus kan basıncını ve kalp atışını destekler. Vücut ısısını sabitleştirir. Açlık tokluk durumlarını bildiren salgıların salgılanmasını sağlayan sistemdir. Duyu ve davranışları ayarlar.
Orta beynin görevleri:
Orta beyin beynin refleks merkezidir. Orta beyin görme ve duyma olaylarında refleks kontrol merkezi olarak görev yapar.
Arka beynin görevleri:
Arka beyinde kendi arasında 3 alt başlıktan oluşmaktadır.
Beyincik: vücudun dengede tutmayı sağlar ve kasların çalışmasını destekler.
Omurilik soğanı:
– Sindirim, boşaltım, solunum, dolaşım sistemlerinin çalışmasını sağlar.
– Karaciğerin kan şekerini ayarlar
– Hayati refleksleri (hapşırma, öksürme, yutkunma, kusma) ayarlar.
– Omurilik soğanı çalışmayan canlı yaşayamaz.
Pons: Beyincik yarım kürelerini birbirine bağlar.
Beynimizi kabaca tanıdıktan sonra konumuz olan enteresan hastalığımıza geri dönebiliriz. Yabancı el sendromunu konumuzun başında size anlatmıştım fakat neden olduğunu, nasıl ortaya çıktığını, kimlerde görüldüğünü ve tedavisinin olup olmadığını varsa da ne olduğu konusunda sizleri bilgilendirmedim. O zaman şimdi gelin bakalım bu hastalığın ayrıntıları neymiş.
Yabancı El Sendromu Nasıl Ortaya Çıktı?
Yabancı El Sendromu (YES) üzerine bilinen ilk araştırmalar 1908 yılına dayanmaktadır. Almanya’da bir kadın, gece uyurken, sol eli tarafından boğulmaya çalışıldığını söyleyerek Nörolog Kurt Goldstein’a başvurmuş, kendi elinin kendisini öldürmeye çalıştığını ve şeytanlar tarafından yönetildiğini düşündüğünü belirtmiştir. Goldstein, dikkatli ve geniş araştırmalarına rağmen beyinle ilgili çalışmaların o yıllarda oldukça yeni olması ve daha önce görülmemiş bir vaka olması gibi nedenlerden dolayı bir sonuca ulaşamamıştır. 1972’de Brion ve Jedynak bu sorunu yabancı el sendromu olarak adlandırmıştır.
Yabancı El Sendromu Neden Olur?
Sendrom, genellikle epilepsi hastalarının semptomlarını rahatlatmak için beynin iki yarımküresinin cerrahi bir operasyon ile ayrıldığı bireylerde gözlenir. Aynı zamanda diğer beyin ameliyatları, inme, enfeksiyon, tümör, anevrizma, migren ve Alzheimer Hastalığı ya da Creutzfeld-Jacob hastalığı gibi dejeneratif beyin hastalıklarında da görülebilir.
Aslında temel olarak vücudumuzun sağ tarafını beynimizin sol yarımküresi yönetirken, sol tarafını ise sağ yarımküresi yönetir. Yani beynin yarımküreleri ile vücudumuzun kontrol edildiği yarılar birbirine zıttır.
Beynimizin iki iki yarım küresi arasında iletişimi sağlayan Corpus callosum adı verilen bir köprü vardır. Bu köprü iki yarım küre arasında sürekli ve aktif bir şekilde iletişimi sağlar. Bu köprü hasara uğrayıp bozulduğu zaman veya işlevsiz bir hale geldiği zaman beyin kürelerimizden biri hareketlerimizi bilinçli şekilde yapmamıza olanak sağlarken diğeri kontrolümüz dışında çalışmasını sürdürür. İşte bu durum insanlarda Yabancı El Sendromunun doğmasına neden olur.
Yabancı El Sendromu’nun Tedavisi Var Mıdır?
Bu sendromun ne yazık ki bilinen ve genel geçer olarak işlevsel bir tedavisi yoktur. Genellikle bakıcı ya da doktor kontrolünde, elin kontrolüne sahip beyin yarımküresinin sakin ve tatminkar tutulmasıyla etkileri azaltılabilir. Örneğin kişi müzikten hoşlanıyorsa (ki müzik, daha ziyade sağ beyin tarafından işlenir) ve bireyin sağ beyni kontrol dışındaysa, düzenli olarak kişiyi mutlu eden müzikler dinlenmesi, istemsiz çalışan sol kolun sakin kalmasını sağlayabilir.
Yeni yapılan bazı araştırmalar, beynin iki yarısını cerrahi olarak düzgün bir şekilde birbiriyle iletişim kurar hale getirerek bu sorunu çözmeyi hedeflemektedir; ancak kesin bir başarıya ulaşılamamıştır.
GÖRSELLER:
https://evrimagaci.org/yabanci-el-sendromu-bilincimiz-gercekten-ozgur-mu-666
https://www.yenibiyoloji.com/beyin-yapisi-ozellikleri-beynin-bolumleri-ve-kisimlari-1605/
https://evrimagaci.org/corpus-callosum-nedir-3706
YAZILAR:
https://evrimagaci.org/corpus-callosum-nedir-3706
https://www.yenibiyoloji.com/beyin-yapisi-ozellikleri-beynin-bolumleri-ve-kisimlari-1605/
https://saglik.wiki/yabanci-el-sendromu/
https://hipokampusakademi.com/bu-eller-kimin-yabanci-el-sendromu/
Çok güzel bilgilendirici bir yazı olmuş, ellerinize sağlık 🙂
Faydam dokunduysa ne mutlu bana beğenmenize çok sevindim 🙂