Bu yazıyı yazmaya başlamadan önce araştırma yaparken bir diyetisyenin makalesine denk geldim. Genetik mühendislik uygulanan tüm ürünleri tek tek bulup boykot etmemiz gerektiğini ve genetik mühendislerinin tabiri caizse bir canavar olduğunu; ünlü genetik mühendisliği şirketlerinin geçmişini araştırıp ürettiği ürünleri, yardım ettiği bazı suni şeylerin de ne kadar zararlı olduğundan bahsetmiş. Hatta bu ürünlerin çoğunda hiç bir etiket belirtilmeden normal ürünler gibi Amerika’da satıldığından bahsetmiş.

Marka ismi vermeyeceğim ama kendisinin bahsettiği çoğu markanın arkasını çevirdiğinizde “genetically modified” “produced with genetic engineering” “genetically engineered” “using gmos*” gibi ibareler bulunur. 

Elbet amacı kötü değildir insanlığı uyandırmaktır muhtemelen 🙂 Ancak genetik mühendisleri insanlığı, bir nesli konu alan hastalıklarda ilaç yapımı, aşı bulunması, gen tedavisi gibi süreçlerde çok önemli rol oynarlar ve onlara bu yakıştırmaları yapmak hiç hoş değildir. Dünyadaki açlık problemini, ekonomik sorunları çözmek adına bu gen oynamalarını yapan bir çok genetik mühendisi mevcuttur. Tüm genetik mühendislerini bu kapsam içine alarak değerlendirmek yanlış bir olgudur.
Dünya’da genetik mühendisliği ürünü olan, genleri değiştirilen bir çok ürün, besin vardır. Bunlardan bazıları ise aslında hepimizin çok sık tükettiği adını duyunca belki şaşıracağınız besinler. Tabii, hepsi bu kadar değil ancak en çok bildiklerimiz ve genetiğiyle oynanmaya müsait besinler domates, soya, mısır… Baştan böyle bir bilgi verelim. Sonra sorumuzun cevabını verelim. Yediklerimiz genetiğimizi değiştirebilir mi?

Kısa cevap: Evet. İnsanın kanında bitkiye ait genetik materyaller bulunduğundan beri gıda maddelerinin içerisinde bulunan mikro RNA’ların o insanların bağırsaklarından emilerek kana geçtiği gözlemlendi.Bunlar dokulara ulaşınca da kişinin genlerinde değişimler gerçekleşebilir.

Bir grup araştırmacı 2011 yılında Cell Research’de bu konuyla alakalı bir makale yayınladılar. Bu makaleye göre pirinç yiyen insanlar pirinçten MIR168a adlı bir mikro RNA’yı almaktadır. Aydınlatıcı bilgileri için Prof. Dr. Nezih Hekim hocama çok teşekkürler.

İnsanlığın başlangıcı boyunca beslenme-genetik ilişkisi çok konuşulan bir konu olmuştur. “Ne yersen osun” lafına katılanlardanım. Yediğimiz şeyler bizi etkilediği gibi, bizim ardımızdan gelecek nesli de etkiler. Vücudumuza aldığımız besinler genetik yapımızı değiştirerek, bizi bazı hastalıklara yatkın hale getirebilir. DNA’mızda kırılmalara neden olabilirler.

Aldığımız gıdaların kalorisini veya içeriğinde ki vitaminleri önemsediğimiz kadar aslında bu konuyu da önemsememiz gerekir. Ama bazen de kişiye göre değişen durumlar gözlenebilir; örneğin bazı genleriniz oldukça aktifse veya hiç aktif değilse yedikleriniz size o derece de zarar verebilir.

Asyalıları kanserden koruyan nedir sorusuna yanıt arayan uzmanlar, bu coğrafyada çok yaygın kullanılan ‘soya’daki ‘lunasin’ maddesini farketmişler mesela. Uzmanlara göre lunasin, yüzden fazla geni kansere karşı aktif hale getiriyor. Aynı şekilde köri içinde öyle düşünüyorlar. Yediğimiz şeyler, düzenli ve dengeli beslenmemiz, konserve ürünlerden, paketli gıdalardan, “ömrü uzun raf ürünlerinden” bi tık daha uzak durmamız bizi ve DNA’mızı sağlıklı bir konuma getireceği aşikardır. Bu konu paralelinde yediklerimize dikkat etmeli, doğal ürünlerle beslenmeye çalışmalıyız.

Spor yapmak, düzenli ve dengeli beslenmek, manyetik alanlardan uzak durmak, düzenli uyku uyumak ki EN ÖNEMLİSİ olabilir, stresten uzak durmak DNA’mızı korur. Yediklerimizin genetiğimizi değiştirdiğini ve bunun koca bir nesli etkileyebileceğini unutmayalım. Ne yersek oyuz.

Genetikçi arkadaşlarıma tavsiyem; bu konuyla alakalı çok sevdiğim hocamın makalesini kaynakça bölümüne koyacağım. Nezih Hekim hocanın makalesinin tamamını oradan okuyabilirsiniz. Terim içerdiği için genetikçi arkadaşlarıma öneriyorum. 🙂

*Gmos = (genetically modified organisms)

Kaynakça:
https://www.labmedya.com/yedigimiz-besinler-genetigimizi-degistirir-mi