İnflamasyon, vücudumuzda gerçekleşen bir enfeksiyon sırasında bağışıklık sistemimiz tarafından organlarımızı korumak ve doku iyileşmesini kolaylaştırmak için meydana gelir. İnflamasyon sayesinde hasarlı dokular belirlenir ve hasar engellenir. İnflamasyonu vücudumuzda kızarıklık, ağrı, şişme, vücut ısısında artış olarak gözlemleyebiliriz.
Batı Tipi Beslenme
Şekerli ve hazır paketli gıdaların, kızarmış yiyeceklerin,yüksek miktarda kırmızı etin, işlenmiş etlerin, rafine tahılların yüksek oranlarda tüketildiği hiperglisemi ve hiperlipidemi ile ilişkili olabilecek yüksek miktarda şeker, doymuş yağ ve rafine karbonhidrat alımı vardır ve bu beslenme tarzı inflamasyona sebebiyet verebilir.
Akdeniz Tipi Beslenme
Taze meyve ve sebzeler, tahıllar, zeytin ve zeytinyağı, balıklar, kabuklu yemişler, tam tahıllı ekmeklerin tüketildiği; kırmızı etin ve doymuş yağların azaltıldığı beslenme tarzı vücudumuzda inflamasyonu engelleyici etki gösterir. C, D, E gibi temel vitaminlerin; çinko, bakır kalsiyum gibi minerallerin de dahil olduğu bu yiyeceklerden zengin ve dengeli bir diyet vücudumuzda inflamatuar ve immünomodülatör bileşikler oluşturur. Akdeniz diyeti ve buna benzer diğer sağlıklı beslenme tarzlarında tüketilen birçok gıda vitamin ve minerallerin ötesine geçen biyoaktif bileşikler içerir; biyoaktif fenolik bileşikler dahil; polar lipidler; ve güçlü anti-inflamatuar, antitrombotik ve antioksidan özelliklere sahip peptitler. Bu moleküller, inflamatuar belirtileri ROS ile ilgili komplikasyonları önlemek ve bunlara karşı koruma sağlamak için sinerjistik olarak hareket eder.
Bu nedenle, Akdeniz diyeti gibi sağlıklı beslenme kalıpları bulaşıcı olmayan hastalıklara karşı faydalıdır, ancak potansiyel olarak bağışıklık sağlığı üzerindeki etkilerinden dolayı COVID-19 gibi enfeksiyonlara karşı da faydalıdır. Geleneksel Akdeniz diyetinin, epidemiyolojik çalışmalarda alerjik solunum yolu hastalıklarına karşı ve inflamatuar durumlara karşı da koruyucu etkileri olduğu bulunmuştur. Genel olarak, Akdeniz diyetinin faydalarının çoğu, diyetin tüm yönlerinden gelen çok çeşitli biyoaktif bileşiklerin yüksek alımı ve batı tarzı beslenmedeki gibi olumsuz sağlık etkileriyle ilişkili aşırı işlenmiş gıdaların nispeten daha düşük alımıyla ilgilidir. Günümüzde gelişmiş ülkelerde Akdeniz tipi beslenmenin, batı tarzı beslenmeye kıyasla daha az uygulandığına şahit olmaktayız. Bu tarz yanlış beslenmeler yüksek sayıda tip II diyabet ve obezite hastası prevelansına sebep olur, bu nedenle potansiyel olarak belirli popülasyonları ciddi COVID-19 komplikasyonları için risk altına sokar. Özellikle hiperglisemi, şiddetli COVID-19 enfeksiyonu olan hastalarda yüksek mortalite ile ilişkili bir risk faktörüdür. Batı tarzı beslenme şekli, astım riskinin artmasıyla da ilişkilendirilmiştir. Akdeniz diyetinde ve diğer sağlıklı beslenme düzenlerinde bulunan faydalı besin bileşenlerinin göreceli olarak yokluğu nedeniyle diğer inflamasyon durumlarıyla da ilişkilendirilir.
İnflamasyonu engellemek için nasıl beslenmeliyiz?
1-Meyve ve Sebzeler
Meyve ve sebze alımları ile ilgili araştırmalara göre meyve ve sebzelerin içeriğindeki antioksidanlar, vitaminler, mineraller, antienflamatuar ve diğer faydalı etkiler gösterebilen fenolik bileşikleri içeren fitokimyasallar solunum yolu enfeksiyonlarında iyileştirici etkiler gösteriyor. Ayrıca polifenoller Batı Nil virüsü, Zika virüsü ve Dang virüsüne karşı da antiviral etkiler gösteriyor. Yakın tarihli meyve ve sebzelerin sağlık üzerine etkileri ile ilgili yapılan bir çalışmaya göre günde 4 veya daha fazla porsiyon tüketmek bağışıklık sisteminize destek sağlıyor. Bununla birlikte, aşırı alımları diğer değerli gıdaların alımını azaltabilir ve meyve-sebzelerde bulunmayan bazı vitamin veya minerallerin besin eksikliklerine yol açabilir. Örneğin çinko, et ve süt ürünlerinde daha yüksek oranda bulunur. Meyve ve sebzeler ayrıca bağırsak sağlığımızın korunması için gerekli olan lifler açısından da önemli bir kaynaktır.
2-Balık ve balık yağı
Balık ve balık yağları, kardiyovasküler hastalıklar ve kanser dahil olmak üzere sayısız bulaşıcı olmayan hastalığa karşı çeşitli sağlık yararları ile ilişkilendirilmiştir. Omega-3, PUFA,DHA,EPA, diğer deniz kaynakları ve takviye balık haplarının hücre zarlarına dahil edilmeleri ve eikosanoidlerin değiştirilmiş sentezi ile sonuçlanan çeşitli hücresel mekanizmalar yoluyla anti-inflamatuar oldukları gösterilmiştir. Li ve arkadaşları tüm nedenlere bağlı ölümleri araştıran 89 sistematik inceleme ve meta-analizi gözden geçirmiş ve haftada 2-4 porsiyon balık alımının ölüm riskinin azaltılmasında büyük bir yere sahip olduğunu bulmuştur.
3- C vitamini
C vitamini yüzyıllardır soğuk algınlığı veya gripten müzdarip olanların iyileşmek için tükettiği suda çözünür bir vitamindir. Takviye yoluyla C vitaminini alabileceğimiz gibi ayrıca narenciye, çilek, koyu yeşil yapraklı sebzeler, domates ve diğer çeşitli meyve ve sebzeler gibi diyet kaynaklarından da elde edilebilir. Kesitsel bir çalışmada, düşük seviyelerde bile C vitamini bakımından yüksek taze meyve tüketimi, çocuklarda hırıltılı solunum semptomlarının azalmasıyla ilişkilendirilmiştir.
Şu anda, Amerika Birleşik Devletleri Ulusal Sağlık Enstitüsü (NIH) diyet referans indeksine (DRI) göre sağlıklı yetişkinler için önerilen günlük C vitamini miktarı 75-90 mg/d’dir (tolere edilebilir üst alım seviyesi 2 g/d’dir)
4-D vitamini
D vitamini genellikle güneş ışığı vitamini olarak adlandırılır; ayrıca yumurtalarda, mantarlarda, somon gibi yağlı balıklarda, süt ve süt ürünlerinde veya D vitamini takviyesi yapılmış gıdalarda bulunur.
Yakın bir tarihte 11.000 hasta üzerinde yapılan 25 randomize kontrollü çalışmanın analizi, akut solunum yolu enfeksiyonlarına karşı D vitamini takviyesinin genel bir koruyucu etkisi olduğunu göstermiştir. Son araştırmalar, artan D vitamini alımının enfeksiyon ve ayrıca COVID-19 riskini azaltabileceğini ileri sürmüştür. Ayrıca araştırmacılar COVID-19 salgınının kışın ortaya çıkmasından dolayı düşük D vitamini seviyelerinin COVID-19 insidansında rol oynayabileceğini düşünüyor.
Sonuç olarak, artan D vitamini alımı SARS-CoV-2 enfeksiyonuna ve diğer enfeksiyonlara karşı fayda sağlar.
5-E vitamini
E vitamini; kabuklu yemişler, tohumlar ve bitkisel yağlar, yeşil yapraklı sebzeler ve e vitamini takviyesi yapılmış tahıllarda bulunur.E vitamininin oksidatif stresi azaltmak için oksijen türlerini temizleyerek bağışıklık arttırıcı etkiler gösterebileceği ve anti-inflamatuar etkileri indükleyebileceği genel olarak kabul edilmektedir. Özellikle yaşlanma, bağışıklık sisteminin düzensizliği ile ilişkilidir, bu da insanları artan oksidatif stres ve inflamasyona yatkın hale getirir. Bu da yaşlılarda grip gibi enfeksiyon vakalarının artmasına neden olur. Yaşlıların genç bireylerle karşılaştırılabilir E vitamini seviyelerine sahip olmasına rağmen, artan E vitamini alımları bağışıklık fonksiyonlarına fayda sağlayabilir, enfeksiyona direnç kazandırabilir ve enfeksiyonlara bağlı morbiditeyi azaltabilir.
Gerçekten de, C ve E vitaminlerinin kombinasyonunun, COVID-19’un kardia komplikasyonları için yararlı bir antioksidan tedavi olabileceği öne sürülmüştür.
6-Çinko
Çinko; Et, süt ürünleri ve baklagiller vb. yoğun olarak bulunur ama genelde takviye olarak alınır.
Çinko, bağışıklık hücrelerinin gelişimi için kritik olan ve birçok enzim için önemli bir kofaktör olan eser bir elementtir. Çinko eksikliği, pnömoni dahil çeşitli enfeksiyonlara karşı duyarlılığın artmasına neden olur. Bazı araştırmalar çinko pastillerinin soğuk algınlığının süresini yaklaşık bir gün azaltabileceğini ve çocuklarda üst solunum yolu enfeksiyonlarının sayısını azaltabileceğini bulmuştur. Çinko alımının artırılmasının viral replikasyonu azaltarak ve gastrointestinal ve alt solunum yolu semptomlarının etkilerini azaltarak COVID-19 enfeksiyonlarına karşı da faydalı olabileceği öne sürülmüştür.
7-Bakır
Bakır, temel bir eser element olarak kabul edilmektedir; sakatat ve sert kabuklu yemişler gibi besin grupları ve daha az oranda tahıllar ve meyvelerde bulunur. Bakır, çinko da dahil olmak üzere oksidatif DNA hasarını önleyerek DNA bütünlüğünü korumak için gerekli olan birçok diyet mineralinden biridir. Bakır eksikliği, enfeksiyon sıklığında artış ve değişen bağışıklık tepkileri ile ilişkilendirilmiştir. Mekanik olarak, akciğerlerin kronik TNF-α ile indüklenen inflamasyonunu takiben bakır eksikliği oluşabilir ve bakır takviyesinin farelerde bu akciğer iltihabını iyileştirebileceği öne sürülmüştür. Bununla birlikte, yüksek serum bakır seviyeleri, insanlarda solunum sağlığı üzerindeki olumsuz etkilerle ilişkilendirilmiştir.
8-Lif
Lif, çözünebilir ve çözünemez lif olarak ikiye ayrılır;
Çözünebilir lifler: yulaf kepeği, arpa, fındık, tohumlar, fasulye, mercimek, bezelye ve bazı meyve ve sebzeler. Bağırsakta çözünür ve faydalı bakterilerin oluşmasını sağlar.Yağ emilimini azaltarak kilo vermeye yardımcı olurlar. Kolesterolü düşürürler, kan şekerini dengelerler.
Çözünmez lifler: buğday kepeği, sebzeler ve tam tahıllar. Çözünmedikleri için bir kalori kaynağı değillerdir. Daha çok konstipasyon durumlarında kullanılırlar.
Her iki lif formunun da sağlık üzerine sayısız faydaları vardır.
Fareler üzerinde yapılan bir çalışmada lif alımının çeşitli mekanizmalar yoluyla influenza ile enfekte olmuş farelerin hayatta kalmasını arttırdığı gösterilmiştir.
Önerilen günlük diyetle lif alımı 25-38 g dır.
Diyet lifleri üzerine Afro-Amerikan ergenlerde yapılan epigenom çalışması, diyetle lif alımıyla ilgili olarak, LPCAT1 ve RASA3 genlerindeki (kolon kanserinde rol oynayan) DNA metilasyon düzeylerinin, gıda tüketimi, yağlanma ve inflamasyon ile ilişkili olduğunu göstermiştir.
COVID-19 Enfeksiyonu İçin Genel Diyet Önerileri
Akdeniz tipi beslenme ve buna benzer beslenme tiplerinin inflamasyon üzerinde olumlu etkileri kanıtlanmış olup özellikle pandemi döneminden itibaren beslenmenin önemi toplum tarafından daha iyi kavrandı. Sağlık için gerekli tüm besin maddelerini sağlamak için yüksek miktarda meyve ve sebze alımını ve diğer gıda gruplarının sağlıklı miktarlarda alımını öneren beslenme tipleri bizim için en faydalı olanlardır ve bizi hastalıklara karşı korurlar. Düzenli olarak kan testlerimizi yaptırıp C,D vitaminleri çinko gibi minerallerin eksikliğinde gerekirse takviye kullamalıyız. Özellikle pandemide yapılan “evde kalın” çağrısının yanlış anlaşılmasından kaynaklı olarak D vitamini eksikliği oranı eskiye oranla artış göstermiştir. Her gün imkanımız varsa 10-15 dk güneş altında durmak vücudumuzda D vitamini sentezi için yeterlidir. Aynı zamanda mümkünse günde 30 dk egzersize ayırmak bağışıklık sistemimizi doğru besin alımlarıyla birlikte güçlendirecektir. Herhangi bir biçimde egzersiz yapmak, evde bile, kişinin sağlığının korunmasına yardımcı olacaktır, çünkü egzersiz eksikliği gelecekte kişinin kardiyovasküler hastalık riskini önemli ölçüde etkileyebilir. Güçlü bir kalp, güçlü bir bağışıklık ile inflamasyonlara karşı bir duvar örmüş oluruz. Özellikle salgın gibi stresi tetikleyen durumlarda insanlar daha çok yemeye yönelir ve genelde bu yiyecekler sağlıksız yiyecekler olur. Sadece formumuz için değil de sağlığımızı korumak, yaşam kalitemizi arttırmak için beslendiğimizi unutmayalım ve eğer beslenmemizde kötü bir gidişat olursa bunu dengelemeyi kendimize görev edinelim. Özellikle Dünya Sağlık Örgütünün yönergelerini takip edip, toplumu bunlara uymaya yönlendirelim.
KAYNAKÇA
COVID-19: The Inflammation Link and the Role of Nutrition in Potential Mitigation Ioannis Zabetakis 1,2,* , Ronan Lordan 2,3 , Catherine Norton 2,4 and Alexandros Tsoupras 1,2